17 Ekim 1950 günü Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında resmi rakamlara göre 5.090 kişilik bir tugayla dâhil olduğumuz Kore Savaşı’nda üç yıl boyunca 24.882 askerimiz görev yaptı. Savaş sırasında Türk askerleri 13 muharebeye dâhil oldular, bunlardan dördü ‘tarihe geçti’. 27-29 Kasım 1950’de yaşanan Kunuri Savaşları, askeri tarihimize ‘destan’ olarak kazındı.
Türk Tugayı 25 Eylül 1950’de ilk kafilesini İskenderun’dan
yola çıkarmış ve 16 Ekim’de Kore topraklarına ayak basmıştır. Tugay Teagu
şehrine yerleşmiş 20 Kasım’dan itibaren de ilk muharebelerinin olacağı Kunuri
bölgesine geçmiştir. Kunuri’de o kadar çok şiddetli bir soğuk vardır ki
donmamak için askerler bulundukları yerlerde tepinmekte ileri geri
koşmaktadırlar. 28 Kasım sabaha karşı başlayan Kunuri muharebesi üç gün üç gece
aralıksız sürecekti. Türk Tugayı Kunuri’de altı Çin tümeni tarafından
çevrilmiştir. Dört tarafı çevrilen bir birliğin kurtulduğunu tarih yazmıyor.
Tugay Komutanı General Tahsin Yazıcı’nın: “Çemberi yardık, cepheye ekmek
gönderin, görev verin.” telsiz bildirisi, dünya basınında ve radyolarında büyük
yankı yapmıştı. Ayrıca Türk ordusu Sunchon Boğazı’nı koruyarak Birleşmiş
Milletler Ordusu’nu imha olmaktan kurtarmıştır. Her tarafı sarılmış olan bir
birlik düşmanın içinden büyük bir soğukkanlılık ve sükûnetle hareket etmiş, ses
çıkarmamak için erler ayakkabılarını çıkarıp ellerine almış ve süngülerinin
parlamaması için de eldivenlerini süngülerine geçirmişlerdir.
Çetin muharebeler esnasında General Yazıcı “Son er, son kurşun!” emrini verir ve Türk askeri bütün varlığını ortaya koyar. Birleşmiş Milletler ve Türk ordusu derin bir boğaza girdiğinde, düşmanın havan ve bazuka ateşleriyle durmak mecburiyetinde kalır. Askerler vasıtalardan atlayarak sarp yamaçlara doğru saldırır. Daracık boğaz, top tüfek sesleri, birbirine karışan türlü lisan gürültüleriyle inlemektedir. Bir kamyon üstüne oturan bir havan mermisinin infilâkıyla vasıtanın havaya fırlayan parçaları arasına insan uzuvları da karışmaktadır. Çok çetin geçen mücadelenin ardından zaferi Moskova radyosu veriyor ve Amerikalılara “bu defa sizi Türkler kurtardı” diyordu.
Türk askeri bu defa Kumyangjang-ni’de kahramanlık yazacaktı. Türk askerinin Allah Allah nidaları bu defa burada duyulacaktı. 26 Ocak’ta karşıdaki ordunun Kunuri’deki düşman olduğu anlaşıldığında, Türk askerini arkadaşlarının intikamını alma hırsı saracak ve bu hırsla düşmanın üzerine atılacaktı. Mermisi bittiğinde süngüsüyle Kore’de Türk tarihine bir kahramanlık destanını daha hediye edecekti. Zafer yine Türk askerinindi. Türk ordusunu bütün Birleşmiş Milletler ordusu komutanları kutluyor ve madalyalarla göğüslerini kabartıyorlardı.
General Mac Arthur “Sizleri görmekten memnunum. Japonya’da siz Türklere herkes kahraman diyor. Kunuri’de 8. Orduyu kurtaran, KUMYANGJ-Nİ’de düşmanı mağlup eden Türkler, kahramanlar kahramanıdır; Türk Tugayı için “Yok yoktur.” diyordu.
Türk askeri Kore’de sadece savaşmıyordu Koreli muhtaç ve yetimlere de elinden gelen yardımı yapıyordu. Türk askerleri kendi istihkaklarından feragat edip yeri geliyor battaniyelerden yetim çocuklara elbise ve ayakkabı yapıyor yeri geliyor ekmeklerini yoksul halkla paylaşıyorlardı. Türk askerleriyle gönül bağı kuran yetim çocuklar, Ankara Marşı ve Üsküdar’a Gider İken şarkılarını çoktan dillerine dolamışlardı.