1950 yılının 25 Haziran günü başlayan Kore Savaşı sırasında 14-16 Ekim 1950’de Yalu nehrini geçerek Kuzey Kore topraklarına giren Çin kuvvetlerinin taarruzu karşısında Birleşmiş Milletler (BM) ordusu başarısızlığa uğramış, geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu günler aynı zamanda Türk Tugayı’nın Kore’ye geldiği günlerdi. Kore’ye vardıktan sonra 8’inci Amerikan Ordusu 25’inci Tümeninin emrine bağlanan ve kendisine “North Star-Kutup Yıldızı” kod adı verilen 1. Türk Tugayı, çok geçmeden cepheye gönderilecek, çetin ve kanlı muharebelerin en ön saflarında savaşacaktı. Nitekim 26-30 Kasım 1950 tarihleri arasında yaşanan Kunuri Muharebeleri Türk birliklerinin ağır kayıplar verdiği bir savaş olmuştu. Türk askeri Kunuri Muharebelerinde büyük fedakârlıklarla Amerikan birliklerinin imha edilmeden geri çekilebilmelerini sağlamış, cephede en ön hatta yer alarak Amerikan ordusunun ve onunla birlikte Birleşmiş Milletler ordusunun ağır zayiat vermesini engellemişti. Bu muharebelerden kısa bir süre sonra, 1951 yılbaşı gecesi, Çin ve Kuzey Kore orduları, Birleşmiş Milletlere üye 16 devletin muharip birliklerinden oluşan BM ordusunun bütün cephesine doğru genel taarruza kalkışmışlar, Seul’u aldıktan sonra bütün kuvvetleriyle Han nehri güneyine geçmişlerdi. Bu kuvvetler karşısında Amerikan birlikleri ancak Seul’un güneyinde bir savunma mevzii oluşturabilmişlerdi. Kunuri’den sonra toparlanmaya çalışan 1.Türk Tugayı ise 1951 yılının Ocak ayı ortasında tekrar cephe hattına gönderilecekti. Karşı saldırı hazırlıklarının yapıldığı bu günlerde 24 Ocak 1951 günü başlayan ileri keşif harekâtı, bir süre sonra iki taraf arasında genel çatışmalara dönüşecek ve tarihe Kumyangjang-ni / 185 ve 156 Rakımlı Tepe Muharebeleri adıyla geçen savaş başlayacaktı. Bu savaşta düşmana cepheden saldıran Türk birlikleri iki gün içerisinde kendilerine verilen hedeflerin de ötesine geçmişler, stratejik öneme sahip tepeleri süngü hücumuyla almışlardı. Müteakiben Kumyangjang-ni kasabasını 25 Ocak 1951’de 1. Türk Tugayı ve 241. Türk Piyade Alay birlikleri ele geçirmişlerdi. 25-27 Ocak 1951 tarihlerinde cereyan eden savaşta göstermiş olduğu olağanüstü başarılardan dolayı I. Türk Tugayı’na Amerikan Kongresi tarafından oybirliği ile Mümtaz Birlik Nişanı ve Beratı verilmiştir. Ayrıca Güney Kore Cumhurbaşkanı tarafından I. Türk Tugayına Cumhurbaşkanlığı Birlik Nişanı 1951 yılında verilmiştir. Amerikan Kongresi tarafından oy birliği ile 1951 yılında verilen Nişanın beratında I. Türk Tugayı’nın 25-27 Ocak 1951 Ocak Kumyangjang-ni muharebelerinden büyük bir övgüyle bahsedilmektedir. Uzun olan beratın son kısmında şöyle denilmektedir: “Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve emrindeki birliklerin savaştaki müstesna ve olağanüstü tarihi başarıları ve örnek alınmaya değer savaş kabiliyetleri, kazanmış oldukları ünü bir kat daha arttırmıştır. Demokrasi prensiplerinin sürekliliğine yardım eden Birleşmiş Milletler ile Amerika Birleşik Devletlerinin askeri kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti vatanını Kore savaş meydanlarında bu kadar parlak şekilde temsil eden cesur askerler, yüksek şerefe ve her türlü takdire layıktırlar.” Kumyangjang-ni Muharebeleri çok önemli sonuçlara yol açmış, Amerika Birleşik Devletlerinde, Avrupa’da, Japonya’da ve diğer birçok ülkedeki basın ve ajanslar tarafından 1. Türk Tugayına bağlı tüm rütbedeki komutan ve Mehmetçiklerin başarısı, fedakârlığı sonucu ikinci bir Kunuri zaferi olarak söz edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne ve Genelkurmay Başkanlığına Dünyanın her köşesinde 1. Türk Tugayı’nın zaferini öven haberler yapılmış ve Tugay’a tebrik telgrafları gönderilmiştir. Bu savaşta Çin Ordusu ilk kez mağlup edilmişti. Kunuri’den sonra ikinci kez savaşın akışını değiştiren 1. Türk Tugayı, Birleşmiş Milletler Ordusuna ve dünyanın diğer ülkelerine Çin birliklerinin yenilebilir olduğunu göstermiştir. Bu savaşta kazanılan başarı ile Birleşmiş Milletler kuvvetlerine Seul yolu açılmıştı. Dolayısıyla 1. Türk Tugayının bu olağanüstü fedakârlığı ve başarısı üzerine Birleşmiş Milletlere üye 16 devletten oluşan BM Ordusunun Kore’yi tahliye planından vazgeçilmiş, Birleşmiş Milletler Ordu birliklerine taarruza geçme imkânı sağlanmıştı. Nitekim BM Ordusu tüm cephelerde kuzeye doğru taarruza başlayacak, Han Nehri geçilerek Seul tekrar kurtarılacak, 27 Mart 1951 tarihinde de 38. paralele ulaşılacaktı. Seul’un tekrar ele geçirilmesinden sonra Türk Tugayı’nı bizzat ziyaret ve tebrik etmek amacıyla Tokyo’dan Kore’ye gelen ve 13 Şubat 1951 günü 1. Türk Tugay’ını ziyaret eden Birleşmiş Milletler Ordusu Komutanı Amerikalı Orgeneral Mac Arthur, 1 .Türk Tugayı ve 241.Alay Tören Bölüğü askerlerine şöyle seslenecektir: “Sizleri görmekten memnunum. Japonya’da siz Türklere herkes kahraman diyor. Kunuri’de 8’inci Ordu’yu kurtaran, Kumyangjang-ni’de düşmanı mağlup ve perişan eden Türkler, kahramanlar kahramanıdır. Türk için yok yoktur”. 1. Türk Tugay’ı komutanları tarafından Orgeneral MacArthur’a o günün hatırası olarak İzmir, Selçuk Kız Sanat Enstitüsü öğrencilerinin işlediği bir Türk bayrağı hediye edilmiştir. Orgeneral Mac Arthur, verilen Türk bayrağını makam odasında bulunan Atatürk fotoğrafını süsleyeceğini söylemiştir. Sonuç olarak: İkinci Dünya Savaşı’na katılmayan ve o tarihte modern harp deneyimi bulunmayan Türk askeri, Amerikan silahlarıyla Kore’de 1950 yılında tanışmıştı. Kore de doğal olarak yeterli askeri eğitimi ve hazırlığını da tam anlamıyla yapmaya fırsat bulamamıştı. Kunuri Savaşları’nda mevcut insan gücünün yüzde yirmisini kaybeden 1. Türk Tugayı ve 241. Piyade Alayı’nın komutan ve Mehmetçiklerinin ikinci kez Kore Savaşı’nın kaderini Kumyangjang-ni muharebelerindeki üstün başarıları ile Kore Savaşı’nın seyrini Türk Tugayı’nın değiştirdiği tarihi bir gerçektir. Mehmetçik, Kore’yi öz vatanı gibi savunmuş, 15bin kilometre uzaktan dünya barışını korumak için Kore’ye gelmiş ve bu uğurda can vermişti.25 Ocak 1951 Kumyangjang-ni Muharebesinde kazanılan başarı, bugünün Kore Cumhuriyeti’nin varlığının devam etmesi yolunda önemli bir dönüm noktası oldu. Kore’de savaşın cereyan ettiği alanlarda ileri taarruzlarda ön safta, geri çekilme sırasında artçı birlik olarak en zorlu görevleri üstlenen Türk askerleri, Birleşmiş Milletlere (BM) üye olan hiç bir milletin anlayamayacağı bir fedakârlık göstermişlerdi. Kendi vatanından binlerce kilometre uzaklıkta savaşarak şehit olan 892 askerimiz (41 subay, 25 astsubay, 826 er), günümüzde Kore Cumhuriyeti Pusan şehri Birleşmiş Milletler Şehitliğinde yatmaktadırlar. Ruhları şad olsun… Kore Savaşının başladığı 25 Haziran 1950 ve ateşkes antlaşmasının imzalandığı 27 Temmuz 1953 tarihleri arasında her aşamasında dünya barışına katkı sağlamak için mücadele eden 1,2,3,4 Türk Tugaylarının her kademedeki komutan ve Mehmetçiklerinin unutulmaz başarıları sonsuza kadar yaşayacaktır.
Kore Savaşında şehit olan 892 Türk askeri şehitlerimize ve 1950-1951-1952-1953 yıllarında 1 yıl süre ile kalarak Kore Savaşında görev alan 1, 2, 3, 4. kafile Türk Tugaylarında görev alan her kademedeki general, subay, astsubay, erlerine (22.500 Türk Askeri) Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından bugüne kadar verilmeyen Kore madalyası ve/veya Dünya Barış madalyalarının en kısa zamanda verilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çalışmaların ilgili makamlar nezdinde yapılarak, en kısa zamanda neticelendirilip, hak sahiplerine verilmesinin sağlanması, şehitlerimizin hayatta olan yakınları ile yaşayan Gazilerimize ve yakınlarına devletimiz tarafından unutulmadıklarını düşündürecek aynı zamanda silah arkadaşlarına ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımıza moral olacaktır. Bütün bunlara ek olarak, ülkemizi ilgilendiren bir diğer konuya ilişkin kişisel görüşlerimi de ifade etmem gerekir. Kore Savaşı’nın başladığı 1950 yılında ABD’nin dünyadan yardım çağrısı üzerine toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu üye devletlere Kore yarımadasındaki Kuzey ve Güney Kore arasında başlayan savaşı bir an önce bitirmek ve dünya barışını sağlamak amacıyla BM’ye üye devletlerden muharip güç desteği istemiştir. Birleşmiş Milletlerin Haziran 1950’de bu çağrısına ilk cevap veren ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmuş ve dört tugay büyüklüğünde askeri güç ile ABD’den sonraki ikinci büyük muharip güç olarak dünya barışına katkıda bulunmak amacıyla Amerikan savaş gemileriyle İskenderun’dan en az 20-25 gün süren deniz yolculuğu sonucu Kore yarımadasına ulaşılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti dış politikasının dayandığı “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesinin bir gereği olarak 27 Temmuz 1953 tarihinde imzalanan ateşkes anlaşmasına kadar Kore yarımadasında Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü tugaylar Birleşmiş Milletler ordusu nezdinde dört yıl boyunca görev yapmıştır. Büyük devlet olmanın gereklerinden biri de dış politikaların uzun vadeli ve tutarlı olmasıdır. Günümüzde ve 2019 yılında Kore yarımadasında ilgili devletler arasında sürdürülen barış görüşmeleri göz önüne alınırsa, Türkiye’nin dünya barışı için yaptığı katkının devamı olarak bugün de diplomasi masasında yer alması Kore yarımadasında taraflar arasında sürdürülen barış görüşmeleri açısından gerekliliktir. Kore Savaşı’ndaki şehit ve gazi yakınlarımızın neler hissettiğini ve çektiği acıları kısmen bilen bir gazi oğlu olarak, Kore Savaşı şehit, gazi ve yakınlarının Türkiye Cumhuriyeti Devletinin haklarının savunulması gerektiğine kişisel olarak inanmaktayım.
* Muharip Gaziler Dergisi – Türkiye Muharip Gaziler Derneği Yayını – Yıl: 2019/34 – Sayı: 149 – Sayfa: 18-20
** Görsel ATASE’nin 2019 yılında yayınladığı Fotoğraflarla Kore Savaşı’nda Türk Askeri – Turkish Soldier in the Korean War Through Pictures adlı çalışmadan alınmıştır.