Doğu Asya’da Mançurya’dan Çin Denizi’ne doğru uzanan Kore dağlık yarımadası, tarih boyunca Asya kıtasıyla Japonya arasında bir istila yolu ve kültür köprüsü olmuştur. Japonya, Kore’ye, imparatorluğunun doğal bir parçası ve Asya’da bulunan bir iskelesi gözüyle bakmıştır.
Batı Pasifik’te ve Kuzeydoğu Asya’da çıkarları olan büyük devletlerin politikalarında, Kore’yi düşmanlarına ve rakiplerine bırakmamak önemli bir yer tutmaktadır.
Kore’nin geçmişte ve zamanımızda önem kazanması, bu yarımadanın doğal kaynaklarının zenginliğinden çok, Batı Pasifik kıyılarında çıkarları olan büyük devletlerin politikalarında zorunlu bir unsur olmasından ileri gelmektedir.
Rus Çarlığı’nın XIX. yüzyılın ikinci yarısında Uzak Doğu’da etkisini artırmasından sonra, Çin, Japonya ve Rusya arasındaki anlaşmazlık, Kore’yi, siyasi ve silahlı çatışmaların kaynağı olan bir alan hâline getirmiştir.
Rusya etkisinde olacak birleşik bir Kore, Japonya’yı ve Çin kıyılarını egemenliği altına alabilecekti, işte XX. yüzyıl ortalarında Komünizmin bütün Kore’yi ele geçirmek istemesinin önemli nedenlerinden biri de budur.
Kore, Mançurya ve Sovyet Rusya’dan gelen başlıca kara yollarının birleşim yeri olmasının yanı sıra Kuzey ve Orta Asya’nın önemli merkezlerine giden demir yollarının başlangıç yeridir. Bu nedenle, Mançurya ve Çin’i ele geçirmek isteyen Japonya için öncelikle ele geçirilmesi gereken bir stratejik bölgedir.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Kore, Japonya tarafından ilhak edilmiş ve bu durum 1943 yılına kadar devam etmiştir. 1943 yılında yapılan Kahire Konferansı’nda “Kore’nin bağımsız bir devlet olarak kurulacağı, Japon egemenliğinin asıl Japon adaları ile sınırlı olacağı” karar altına alınmıştır. 1945 yılında yapılan Potsdam Konferansı’nda bu karar, Amerika, Ingiltere ve Çin tarafından kabul edilmiştir. Aynı konferansta Japonya’nın Kore’yi şartsız teslim etmesi istenmiş; fakat bu teklif Japon Hükümeti tarafından kabul edilmemiştir.
1945 yılı başlarında Amerika’nın Japonya’ya karşı taarruza geçerek 6 Ağustosta Hiroşima ve 9 Ağustosta da Nagasaki’yi bombardıman etmesi ve daha sonra Sovyetler Birliği’nin de kendisine savaş ilanı üzerine Japonya, 2 Eylül 1945’te teslim belgesini imzalamak zorunda kalmıştır.
Sovyetler Birliği’nin Japonya’ya savaş ilanı üzerine Amerika Savunma Bakanlığının “38’inci paralelin kuzeyindeki Japon kuvvetlerinin Sovyetler’e, güneyindekilerin de Amerikan Komutanlığına teslim olmaları” önerisi üzerine Sovyet kuvvetleri 12 Ağustos 1945’te Kuzey Kore’yi, Amerika kuvvetleri de 8 Eylül 1945’te Güney Kore’yi işgal etmişlerdir. 38’inci paralelin ara hat olarak ilan edilmesi üzerine Kore güney ve kuzey olmak olarak ikiye bölünmüştür.
Sovyetler Birliği Kuzey Kore’de kendi prensiplerine uygun bir rejimin alt yapısını kurarken diğer taraftan da komünist bir Kore ordusu kurulması ve geliştirilmesi çalışmalarına başlamıştır. Bu durum Güney Kore’de askerî bir idare kuran Amerika tarafından endişeyle karşılanmıştır. Bu şekilde bir çıkmaza giren Kore sorununa çözüm bulmak amacıyla 16-22 Aralık 1945’te Amerika, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin Dışişleri bakanları Moskova’da toplanmışlardır. Toplantıda bütün Kore için demokratik bir hükümetin kurulması amacıyla Kore’de Amerika ve Sovyet komutanları temsilcilerinden oluşan karma bir komisyon kurulması kararlaştırılmıştır. Ancak Sovyetler Birliği’nin Kore’nin komünist idare altında birleştirilmesinden başka bir çözüm yoluna yanaşmaması üzerine anlaşma sağlanamamıştır.
Kore sorunu daha sonra Birleşmiş Milletlere götürülmüş ve Kore’nin birleştirilmesini sağlamak amacıyla Kore’ye Birleşmiş Milletler Komisyonu gönderilmesine karar verilmiştir. Komisyon, bölgede genel seçim yapılmasına karar vermiş; ancak bu karara, Kuzey Kore’nin azınlıkta kalacağı düşüncesi ile Sovyetler Birliği karşı çıkmıştır. Birleşmiş Milletlerin önerisiyle Güney Kore’de 10 Mayıs 1948’de genel seçim yapılmış ve seçimler sonucu Ağustos 1948’de Kore Cumhuriyeti kurulmuştur. Güney Kore’deki bu gelişme doğrultusunda Kuzey Kore’de de Eylül 1948’de seçim yapılmış ve burada Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Her iki bölgede farklı hükümetlerin kurulması üzerine, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 14 Kasım 1947 tarihli kararı doğrultusunda, Sovyetler Aralık 1948’de ve Amerikalılar da 29 Haziran 1949’da Kore’deki kuvvetlerini çekmişlerdir.
Amerika, Güney Kore ile Japonya’da kuvvetlerinin bulunması nedeniyle bölgede stratejik bakımdan kuvvetli durumda idi. Ancak 1949 yılı sonunda Çin’deki rejim değişikliği ve komünizmin Asya’daki durumunun kuvvetlenmesi üzerine bundan yararlanmak isteyen Sovyetler, Amerika’yı Güney Kore’den atmak ve hâkimiyetine daha fazla toprak ve insan katacak bir uydu devlet oluşturmak amacıyla Kuzey Korelileri savaşa hazırlamaya başlamıştır.
Kore anlaşmazlığı, 25 Haziran 1950 sabahı Kuzey Kore’nin Güney Kore askerlerinin 38’inci paralel doğrultusundaki sınırı geçtiklerini ileri sürerek 38’inci paralel boyunca saldırıya geçmeleriyle sıcak savaşa dönüşmüştür. Bu durum karşısında Amerika’nın isteğiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 25 Haziran 1950’de toplantıya çağrılmıştır. Güvenlik Konseyi, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırmakla barışı bozmuş olduğuna karar vermiştir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 27 Haziran 1950 tarihinde Güney Kore’ye yardım konusunda, üye devletlere yaptığı çağrı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie tarafından 28 Haziran 1950 tarihli telgrafla Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine de bildirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin telgrafına Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü aracılığıyla 29 Haziran 1950 günü saat 23.00’te, verdiği cevapta, Türkiye’nin “Birleşmiş Milletlerin bir üyesi sıfatıyla, üzerine almış bulunduğu yükümlülükleri, mevcut hükümler dâhilinde ve azami samimiyetle, yerine getirmeye hazır olduğunu” bildirmiştir. Bu suretle Türkiye, Birleşmiş Milletlerin saldırıya uğrayan Güney Kore’ye yardım edilmesi teklifine, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra, ilk olumlu cevap veren devlet olmuştur.
Kore’de saldırgan devlete karşı Birleşmiş Milletler emrinde savaşmak üzere, Ankara’da üç piyade ve bir topçu taburu ile yardımcı birliklerden oluşturulmuş 4500 mevcutlu bir tugayın hazırlanmasına başlanmıştır. Daha sonra, bu birlik 259 subay, 18 askerî memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 er olmak üzere 5090 mevcuduna çıkarılmıştır.
1’inci Türk Tugayı 10 Kasım 1950’de, 8’inci Amerikan Ordusu 25’inci Amerikan Tümeninin emrine verilmiştir. Bu tümenin emrinde, 26-30 Kasım 1950 tarihlerinde Kunuri Muharebeleri’ne katılmıştır. Bu muharebeler, Kore harp tarihinin en çetin muharebelerinden birisi olmuştur. Türk Tugayı 28 Kasım 1950’de Wawon’da, 28/29 Kasım 1950’de Sinnimni bölgesinde, 29 Kasım 1950’de Sinnimni-Kaechon bölgesinde büyük fedakârlıklarla savaşmış, ağır zayiat vermiş ve sonuçta 8’inci Amerikan Ordusuna düzenli çekilmek için gereken zamanı kazandırmıştır. Türk birliklerinin bu başarısı bütün dünya medyasında, siyasi çevrelerde ve Türkiye’de büyük yankı uyandırmıştır.
Türk Tugayı, 25-27 Ocak 1951 tarihlerinde Kumyangjangni kasabası, 156 ve 185 rakımlı tepelerin ele geçirilmesinde görev alarak bunu başarıyla yerine getirmiştir. Türk Tugayının göstermiş olduğu başarılardan dolayı Amerikan Kongresi tarafından Mümtaz Birlik Nişanı ve beratı verilmiştir. Ayrıca Güney Kore Cumhurbaşkanı tarafından başarılarından dolayı Türk Tugayına Cumhurbaşkanlığı Birlik Nişanı verilmiştir. Daha sonra Kore’ye üç Türk Tugayı daha gönderilmiştir. 2 Temmuz 1951’de 2’nci Değiştirme Tugayı, 6 Temmuz 1952’de 3’üncü Değiştirme Tugayı, 6 Temmuz 1953’te 4’üncü Değiştirme Tugayı Kore’de görev almıştır. 3’üncü Değiştirme Tugayı 28 Mayıs 1953’te Berlinler, Vegas, Elko, Karsan İleri Karakol Muharebeleri’ne katılmış ve gösterilen üstün başarı üzerine Amerika Cumhurbaşkanı adına 8’inci Ordu Komutanı tarafından Liyakat Nişanı (Legion of Merit) verilmiştir. Savaşın başından itibaren stratejik noktalarda görev alan Türk Tugayları kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmiştir. (Kroki-1)
Kore Savaşı, 1922-1950 yılları arasında savaşa katılmayan Türk Silahlı Kuvvetleri için önemli bir imtihan niteliği taşımış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstün muharebe yeteneğine sahip olduğunu göstermiştir. Türk ulusu Batı dünyasının hürriyet ve demokrasi mücadelesinde güvenilir bir müttefik olduğunu kanıtlamış ve ortak savunma sistemi olan NATO’ya dâhil olmuştur.
Bir “Üçüncü Dünya Savaşfna yol açmadan, Kore’de saldırganlığın durdurularak istilacının çıktığı bölgeye geri atılabilmiş olması, Birleşmiş Milletlerin başarısı olarak açıklanmaya değer bir önem taşımaktadır. Kore Harbi’nin diğer özellikleri de Kuzey Korelilerin gerillacılığı ve gece muharebelerini uygulamada çok ileri gitmelerine karşılık, Birleşmiş Milletler ordusunca girişilen ortak harekât sonucunda, yepyeni bir savaş tipi olarak “bölgesel savaş” şeklinin ortaya çıkmış olmasıdır.
Kore Harbi’nin kazançları yalnız bundan da ibaret değildir. Bu savaş, dünya siyaset anlayışında esaslı bir değişiklik de yaratmıştır. Kore’de ilk olarak dünya barışını korumak amacıyla ortaya çıkan Birleşmiş Milletler, kendi bayrağı altında bir ordu kurmuş ve uluslararası bir dava uğrunda savaşmıştır.
Suat AKGÜL Dr.öğ.Alb.
Arşiv Şube Müdürü
BİRİNCİ BÖLÜM
KORE’NİN COĞRAFİ DURUMU, EKONOMİSİ, MENŞESİ, DİL, DİN VE KÜLTÜRÜ, SİYASİ TARİHİ
- KORE’NİN COĞRAFİ DURUMU
- Kore’nin Hudutları
Kore, Doğu Asya’da kuzey-güney doğrultusunda uzanan dağlık bir yarımadadır. Japon adalarının batısında, 34-43 kuzey paralelleri ve 124-130’uncu boylamları arasında bulunmaktadır. Kore’nin kuzeyinde Rusya Federasyonu ve Çin, doğusunda Japon Denizi, batısında Sarı Deniz, güneyinde de Çin Denizi bulunmaktadır. Yarımada’nın yüz ölçümü 220.700 km[1] olup 96.000 km2si Güney Kore Cumhuriyeti topraklarını oluşturmaktadır.[2]
Yarımada’nın uzunluğu kuzey-güney doğrultusunda 800-960 km, genişliği doğu-batı doğrultusunda 200-400 km’dir. Kuzey-güney doğrultusundaki sarp ve dik sıradağlar, ülkenin doğu kıyıları boyunca uzanmaktadır.2
a. Kore’nin Şehirleri
Güney Kore’nin başkenti, modern sanayi, ticaret, ulaştırma yollarının merkezi olan Seul’dür. Taejon, Taegu, Andong, Chongju, Kaesong, Chonju ve İnchon önemli şehir merkezlerindendir.
Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’dır. Haeju, Musan, Nanam, Sinuiju, Chinnampo, Changjin, Kyemipo ve VVonsan önemli şehir merkezlerindendir.[3]
b. Kore’nin İklimi
Kore yanmada şeklinde olduğu için iklimi değişkendir. Güney Kore’de ılıman iklim hüküm sürmekle beraber kuzeye doğru gidildikçe sertleşir. Kış oldukça şiddetli geçmektedir. Kuzey ve kuzeybatı rüzgarları sıcaklığı 0°ın altında 13-17°ye kadar düşürür. Güney Kore’de sıcaklık nadiren 10°ye düşmektedir. Yazın denizden esen güney rüzgarları bir hayli yağmur getirmektedir. Temmuz-Ağustos aylarında aralıksız yağmur yağmaktadır. Senenin en yüksek sıcaklığı da bu döneme rastlamakta ve 40°yi bulmaktadır. Ayrıca Güney Kore kıyılarında yaz mevsiminde sis etkili olmaktadır.[4]
[1] Kore Harbi, Kore Türk Tugayı ve BM Askerlerinden Alınan Dersler; EDOK Yayınları, s. 1.
[2] Gnkur. ATAŞE Arşivi; Kore Harbi Koleksiyonu, Kutu: 140, Gömlek: 23, Belge: 23-4.
[3] Gnkur. ATAŞE Arşivi; Kore Harbi Koleksiyonu, Kutu: 140, Gömlek: 23, Belge: 23-6.
[4] aga.; Kore Harbi Koleksiyonu, Kutu: 140, Gömlek: 23, Belge: 23-4.